
KRİTİK-13: Türkiyedeki Afganistan ve kimliğimiz!..
09 Mayis 2014 22:16:13
BÜLENT ESİNOĞLUdan Aktarıyorum
Hikmetyarın dizinin dibindeki siyasi iktidar, yerel seçimlerde Afganistan nüfusu kadar oy aldı.
Yani içimizde giyimi kuşamı farklı ama düşüncesi Afganistan olan 20 milyon vatandaşımız var.
Bu vatandaşlarımızın dîni kimlikleri millî kimliklerinin önünde duruyor. Bu sebepten, lâiklikten ve millî değerlerden endişe duyuyorlar.
Bir taraftan millî değerlerin ve lâikliğin nimetlerinden yararlanıyorlar, öte yandan bu değerlere karşı tavır almayı yaşamlarının gereği sayıyorlar.
Bunun böyle olduğu o kadar açık ki; seçimlerde oy veren bu çoğunluğun, oyunu açıkça söylemediğini gözlemleyebiliyoruz.
Bir başka ifadeyle, Türkiye, Türkiyenin içindeki Afganistan ile yönetiliyor.
Türkiyedeki siyasi iktidarın temel iki dayanağı var:
Birincisi, Suriyedeki vahşeti Amerika ile birlikte sürdürebildiği kadar sürdürmek; ikincisi de, İçerdeki Afganistanın saflarını sıklaştırabileceği kadar sıklaştırmak.
Her ikisi de, gericiliğin derinleşebildiği kadar derinleştiği yerdir. Tabii gericilik derinleştikçe, diktatörlük de ona koşut olarak derinleşir.
Zaten diktatörlük de, gericiliğin ve insan düşmanlığının örgütlü şeklidir.
Gericilikten kurtulmadan, diktatörden de kurtulunamaz.
Diktatörlüğün en önemli unsuru, hesap verebilirliğinin olmamasıdır.
Düzenin tüm araçlarının, kanun ve kurumlarının bu esasa göre düzenlenmesi, diktatörlük düzeninin olmazsa olmazıdır.
MİTe operasyon yetkisi, yani hoşa gitmeyen kişi ve kurumların ortadan kaldırılması yetkisi
Oldum olası, bu operasyon sözcüğünden rahatsız olmuşumdur.
Operasyon dediniz mi, kendinize ait suçların üzerini örtmüş oluyorsunuz. Tabii bir sorun da çıkmıyor değil: Düzen gerileştikçe, gerici iktidarın modern sömürgecilerle olan ilişkilerinde de sorunlar çıkıyor.
Modern sömürgeciler, halkı acıtmadan sömürmeye devam etmek ve sürdürülebilirlik istiyor; diktatör ise ben her şeyi hallederim diyor.
Olası bir devrimi yakınlaştırdığı için, bu tavır dışarıya güven vermiyor.
Peki, içimizdeki Afganistandan nasıl kurtulacağız?
Öyle anlaşılmaktadır ki, içimizdeki Afganistan hızla gelip duvara çarpacak. Kurtuluş da o zaman başlayacak. Zaten halk da, bir ölçüde kerhen verdiği oyları geri çekecek.
İktidar bir taraftan Afganistandan güç alırken, öte yandan Cumhuriyetin varlıklarını satıyor. Yandaş burjuva oluşturma ve iktidara bu yol ile de destek sağlama peşindedir.
Muğla Yatağan Enerji Santralleri ve diğerlerinin hızla satılması bundandır.
Peki, bu Afganistan ya da bu gericilik ne zaman duvara çarpar: Halkın mücadele duvarını inşa ettiği zaman
Meclisteki muhalefetin bu mücadeleyi örgütleyecek ne programı, ne de cesur liderleri var. Mevcut muhalefet, müktesebatları sebebiyle bunu yapacak liderlere sahip değil.
Amerika ve Avrupa çizgisi ve ruhunda, yerli ve bölge koşullarına uygun olmayan çözümlerle bu duvar inşa edilmez.
Sorunu çözse çözse gene halk çözecektir.
Lâkin halk ile kurtarıcısının arasına, bu korkak ve ideallerden yoksun lidercikler girince iş uzuyor.
Lider dediğin işkenceden, hapisten, nihayetinde ölümden korkmayacak kadar inanmış kişi olmalıdır.
Aceleye gerek yok. Işık elimizle tutacağımız kadar yakındır
ETİKETLER : Yazdır
Yorumlar
Yorumlar, editörlerimiz tarafından onaylandıktan sonra yayınlanır. Kanunlara aykırı, konuyla ilgisi olmayan, küfür içeren yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz bir yorum yapılmamış








